Vladimir Nabokov'a göre 19. yüzyıl Rusya'sında edebiyat eleştirmenleri "toplumcu-faydacı" radikalizmleriyle sanatçıların ve sanatın
başına hükümetin sansür aygıtından daha az bela olmamıştır... Nabokov, okurlardan Rus edebiyatında Rusya'yı değil, "bireysel dehanın hayal edip
yarattığı özel bir dünyayı" aramalarını bekler. Bireysel dehanın
yarattığı evrensel sanatı her şeyin üzerine koyar... Rus Edebiyatı Dersleri'ni ilginç yapan, her ilginç kitabı ilginç yapan o şey: Standart olmayan bakış açısı. Nabokov klişeye savaş açıyor bu yazılarda.
Aklıma edebiyat derslerinde sürekli yapılan "tarihsel arka plan" vurgusundan zaman zaman ne kadar sıkıldığım geliyor. Karakterleri belirleyen koşullar... Peki, ya yazar? Peki insan? Her devirde insanın hep aynı kalan özü? Bu tür bir bakış açısı muhakkak reddedilir, gayriciddi ve burjuva işi bulunur. Oysaki Nabokov'un kanonlaşmış metodu ters yüz edişi edebiyat incelemesinden yeni bir verim almamızı sağlıyor.
Aklıma edebiyat derslerinde sürekli yapılan "tarihsel arka plan" vurgusundan zaman zaman ne kadar sıkıldığım geliyor. Karakterleri belirleyen koşullar... Peki, ya yazar? Peki insan? Her devirde insanın hep aynı kalan özü? Bu tür bir bakış açısı muhakkak reddedilir, gayriciddi ve burjuva işi bulunur. Oysaki Nabokov'un kanonlaşmış metodu ters yüz edişi edebiyat incelemesinden yeni bir verim almamızı sağlıyor.
Gogol'le ilgili bölümden altını
çizdiğim birkaç cümleyi buraya not etmek isterim:
“Hayal gücü ancak beyhude iken
verimlidir.” (Ölü Canlar'ın devamını yazmaya çalışırken yeteneğini heba
edişinden söz ederken...)
“Gogol bir “gerçekçiymiş”! Böyle
diyen ders kitapları var.”
“Bir yazar “sanat nedir?” gibisinden
sorularla ilgilenmeye başladığında kaybolmuş demektir.”
“Gogol tuhaf bir yaratıktı ama zaten
deha hep tuhaftır; müteşekkir okura akıllı bir eski dost gibi gelen, hayatla
ilgili fikirlerini güzelce geliştirmesini sağlayanlar, ikinci sınıf
yazarlardır. Büyük edebiyat, akıl dışılığın kıyısında dolanır.”
“Elbette sanatın bu en üst noktasında edebiyatın derdi mazlumlara acımak, yahut zalimleri lanetlemek değildir. Edebiyat şimdi insan ruhunun gizli derinliklerine hitap etmektedir ki buralarda diğer dünyaların gölgeleri isimsiz ve sessiz gemilerin gölgeleri gibi geçip gider.”
“Gogol’ün eserleri, tüm başarılı
edebî eserlerde olduğu gibi fikir değil, lisan fenomenleridir”.
Bu arada Nabokov, Ölü Canlar'ın İngilizce çevirmenlerinin yanlışlarını ve bunların yol açtığı anlam kayıplarını gösteriyor ve kendi çeviri önerilerini sunuyor (onları bile yetersiz bularak! Nabokov bile!). Bunu okuyunca kendi Ölü Canlar çevirimle ilgili tedirginliğimi hoş gördüm. Tekrar tekrar gözden geçirsem bile hiç bitmeyecek bir macera mı bu acaba? Aleksandr İvanov'un bitmeyen tablosu gibi (20 yıl boyunca yaptığı ve artık sergilediğinde bile düzeltmeye devam ettiği - bu bilgi de kitaptan) bitmeyen çeviri de olabilir mi?
Nabokov bir yerde de Rusça bilmeden
ve Gogol kelimesini doğru düzgün telaffuz edemeden ("İngilizcede
bulunmayan yumuşak, eriyen bir l'yle") Gogol'ü anlamanın mümkün olmadığını
iddia ediyor. Zaman zaman kimi yazarlar/şairler için böyle şeyler söylenir: "Çevrilemez, çevrilse de kaybolur" gibi... Bir açıdan doğru bu. Ama neyin
kastedildiğini anlasam da gönlüm razı olmuyor böyle imkansızlıklara.
Yiğit Yavuz'un akıcı çevirisiyle Rus
Edebiyatı Dersleri'nin Gogol'le ilgili kısmı gayet güzel anlaşılıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder